Giyilebilir Teknolojiler Eğlenceyi Öldürüyor Mu?

Author: Gülnur Tumbat, PhD - Advisory Board Member, Kimola
Gülnur Tumbat, PhD Advisory Board Member, Kimola
Aug 12, 2021 - 3 min read
Giyilebilir Teknolojiler Eğlenceyi Öldürüyor Mu?

Yükselen sağlık ve sürdürülebilirlik trendleriyle beraber tüketiciler olarak bizler yeni tutumlar geliştirme zorunluluğu hissediyoruz. Aslında bu tutumlar, kontrol yanılsaması (bireylerin kendi davranışlarını değiştirerek global bir değişikliğe yol açabileceğine inanması) aracılığı ile bireylerin çeşitli konularda dünyayı değiştirebileceği inancının bir sonucu. Örneğin, çevre dostu olmak, sürdürülebilir ürünleri seçmek, sağlıklı beslenmek, daha fazla egzersiz yapmak, ekonomik harcamalarımıza dikkat etmek, fiziksel ve zihinsel sağlığa dikkat etmek bu inançlardan birkaçı. (Bu aynı zamanda, sorumluluğun şirketlerden ve kurumlardan bireysel tüketicilere kayması yoluyla neoliberalizm etrafında yapılan çok daha büyük bir tartışmanın da bir parçası– daha fazla içgörü için Giesler ve Veresiu, 2014'ü okuyabilirsiniz)

Kendi Kendini Ölçme Teknolojisi

Yaşamları üzerinde bir miktar kontrol hissi arayan herkese pazarlamacılar tarafından sunulan çeşitli teknolojilerden biri kendi kendini ölçme teknolojisi. Adından da anlaşılacağı gibi, çeşitli davranışların ölçülmesine atıfta bulunan bu alan giyilebilir teknolojiler olarak adlandırılan teknolojiler sayesinde bir süredir yükselişte. İnsanlar, daha sağlıklı olmak için attıkları adımları, uyku kalitelerinı, kalp atış hızlarını, okudukları bir kitabın sayfalarını, aldıkları kalorileri, koşu/bisiklet hızlarını gibi çeşitli eylemleri ve hayati bilgileri takip edebilir ve izleyebilir. Tüm bu durumlarda ana motivasyon, genel olarak daha mutlu ve sağlıklı bir yaşam sürme arzusu olarak görünmektedir. Ne yaptığınızı veya ne yapmadığınızı biliyorsanız, etkinliklerinizi ayarlayabilir ve hatta ilerlemenizi (veya düşüşünüzü) çevrenizdeki (veya uzaktaki) diğerleriyle karşılaştırabilirsiniz.

Giyilebilir Teknolojinin Yarar ve Zararları

Bu teknolojilerin gerçekten de işe yaradığını görüyoruz. Örneğin kendi kendini ölçme araçlarının insanların daha uzun/daha hızlı yürümesine/koşmasına yardımcı olduğu kanıtlandı. Öyle görünüyor ki, bu tür araçlarla çoğu zaman yaptığımızın daha çoğunu ve daha iyisini yapıyoruz. Ancak, hayatımızın bir parçası olan diğer birçok teknolojik araçta olduğu gibi, kendini ölçmenin de bazı (istenmeyen) sonuçları var: Uzun vadede neşe kaybı ve buna bağlı olarak motivasyon kaybı. Etkin (2016), prestijli Journal of Consumer Research'de yayınlanan araştırmasında, sonuçların sürekli “ölçülmesinin” bu faaliyetleri iş gibi hissettirdiğini, değerlerini ve dolayısıyla eğlenceyi ve ayrıca gelecekteki katılımı azalttığını söylüyor. Aktivite sırasında cihazlara “bakmama” seçeneği hakkında tartışılsa bile, kullanıcıların %71'i sonuçlarını kontrol ediyor. Bu da bizi kendini ölçmenin baştan çıkarıcı olduğu sonucuna götürüyor: Ölçme seçeneği sunulduğunda, bu seçeneği seçiyorlar ve ölçmek mümkün olduğunda da ölçüm yapıp çıktılara dikkat ediyoruz. Ancak ölçümün baştan çıkarması sadece kısa vadeli. Uzun vadede, ölçümleme sürdürülebilir davranış değişikliğini baltalıyor çünkü neşeyi ve eğlenceyi yavaşça elimizden alıyor. Yalnızca çıktıya dikkat ettiğimizde -kendinize dair ölçtüğümüz sonuçları izlemek budur- eğlenceli aktiviteler iş gibi geliyor. Bu durum sadece video oyunu oynamak gibi faaliyetin ayrılmaz bir parçası olduğunda veya faaliyetler net bir hedefin hizmetinde gerçekleştirildiğinde etkinliğin eğlencesini öldürmüyor.

Sadece eğlence için koşuyorsanız veya doktorunuzun önerdiği şey buysa, kendinizi ölçmeyin. Saatle koşmak ile saatsiz koşmak birbirinden tamamen farklı iki deneyim yaratır. Rekabetçi bir dayanıklılık sporcusu olarak, çeşitli yarış hedeflerim olduğu zamanlarda performansımı birçok kere ölçtüm. Fakat antrmanlarımda en çok neşe ve özgürlüğü hiçbir veriye erişimim olmadığı zamanlarda hissettiğimi de çok iyi biliyorum. Bu yüzden düzenli antrenman programımdaki bazı antrenmanlarımda kendimi hiç ölçümüyorum.

Öyleyse insanlar olarak birazcık üzerinde kontrol hissedeceğimiz ve aynı zamanda neşemizi de öldürmeyen bir sonraki büyük fikir ne olabilir? Sanırım bunun mümkün olduğunu varsayarak ortaya çıkmasını bekleyeceğiz.


Giesler, Markus and Ela Veresiu (2014) “Creating the Responsible Consumer: Moralistic Governance Regimes and Consumer Subjectivity,” Journal of Consumer Research, 41(3), 840-857.

Etkin, Jordan (2016), “The Hidden Cost of Personal Quantification,” Journal of Consumer Research, 42(6), 967-984.

Subscribe to Our Newsletter!

We gather global consumer research news and share them with 3,000+ marketing and research professionals worldwide.

Latest