Kimola Bülten #54: Yeter ki aşısız olmasın aşk💉
İletişim ve araştırma profesyonelleri için hazırlanan pandemi süreci içgörüleri, tüketicileri anlamaya yönelik araştırmalar ve tüketici verilerinin kullanım dünyasını kapsayan, bu haftanın öne çıkan içerikleri sizlerle! Haftalık bültenimize abone olmak isterseniz şu linkten abone olabilir, Kimola'dan tüketici içgörüleri edinmek ve tüketici araştırmalarımız hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz de şu linkten bize ulaşabilirsiniz.
İçgörülü bir hafta olsun!
Flört uygulamaları romantik alışkanlıkları değiştiriyor
Kaspersky tarafından görevlendirilen ve Sapio Research tarafından 27 ülkede 18.658 kişi ile yapılan anket, flört uygulamalarının yeni insanlarla tanışma şeklimizi nasıl değiştirdiğini ele alıyor. Araştırmada katılımcıların %84’ü şu anda, %37’si de geçmişte bir flört uygulaması kullandığını belirtiyor. Araştırmaya göre, insanların bu uygulamayı kullanmasındaki başlıca nedenler "yeni insanlarla tanışmak" (%48) ve "arkadaş edinmek" (%33) olsa da şaşırtıcı bir şekilde, insanların %8’i "iş ve ağ kurma fırsatları" için flört uygulamalarını kullanıyor ve bunların %66'sı bu bağlamda başarılı olduklarını söylüyor. Bir başka dikkat çeken bulgu ise, pandeminin flört etme ve insanlarla tanışma konusunda çok şeyi değiştirdiği. Veriler, insanların %42'sinin yalnızca aşılanmış veya koronavirüs antikorları olan kişilerle çıkacaklarını gösteriyor.
Salgın ve kredi kartı kullanıcıları
Wells Fargo'nun Ipsos tarafından ABD'deki 18 yaş ve üzeri 2.000 kredi kartı kullanıcısı arasında gerçekleştirdiği “Aktif Nakit Kart” tüketici anketi, müşterilerin COVID-19 sırasında büyük bir temizlik yaptığını ortaya koyuyor. Araştırmanın öne çıkan bulgularına göre, tüketicilerin %72'si dolaplarını, %29'u sosyal medya arkadaşlarını temizlerken, %33'ü mali durumlarını basitleştirmiş görünüyor. Ayrıca veriler, bir kredi kartını tercih etmedeki birincil faktörlerin sırasıyla geri ödeme özellikleri (%44), ödüller (%38) ve kayıt bonusları (%22) olduğunu gösteriyor. Öte yandan, tüketiciler mevcut kredi kartı ödül yönetimini sıkıcı buluyor ve %18'i vergi ödemeye, %14'ü trafikte takılmaya benzetiyor.
Tüketici ne yiyip ne içtiğini bilmek istiyor
Quadrant Strategies tarafından 1.500 Amerikalı yetişkinin katılımıyla yapılan anket, biranın tüketicilere besin içerikleri hakkında bilgi sağlamakta tüm alkol kategorilerinde lider olduğunu (%95) ve başka hiçbir alkol segmentinin, bazı bira üreticilerinin ve bira ithalatçılarının tüketicilere sağladığı şeffaflıkla boy ölçüşemediğini gösteriyor. Öte yandan, 21 yaş üstü Amerikalıların %75'i alkollü içeceklerin besin etiketlerinin olması gerektiğine inanıyor. Ek olarak, 10 kişiden 6'sı (%60) bu bilgiyi sağlayan bir alkollü içeceği satın alma olasılıklarının daha yüksek olduğunu ve yaklaşık dörtte üçü (%72) bu bilginin bilinçli alkol tüketimini teşvik ettiğini söylüyor.
Okula dönüş döneminde tüketici
NRF’nin geçtiğimiz ay 7.704 ABD’li tüketici ile yaptığı anket, öğrenciler yüz yüze sınıflara döndükçe, tüketicilerin okul malzemeleri için rekor miktarlarda harcama yapacağını ortaya koyuyor. Araştırmanın çıktılarına göre, ilkokuldan liseye kadar çocuğu olan aileler, okul eşyalarına ortalama 848,90 dolar harcamayı planlıyor, bu da geçen yıla göre 59 dolar daha fazla. Aileler her kategoride daha fazla harcama yapmayı planlarken, en büyük artışlar elektronik ve giyimde bekleniyor. Okula dönüş alışverişi yapacaklar, bu yıl elektronik ürünlere 2020 yılına kıyasla ortalama 21 dolar ve kıyafetlere 19 dolar daha fazla harcamayı planlıyor. Elektronik satın almayı planlayanların neredeyse yarısı (%49) dizüstü bilgisayar, ardından hesap makinesi (%32) ve tablet (%31) almayı düşünüyor. Artış beklenen kategorinin, kırtasiye yerine teknoloji olması da tüketicideki değişen alışkanlıkların önemli bir göstergesi.
İnsanların en büyük endişesi işini kaybetmek
Ipsos’un Türkiye'de 800 kişi ile gerçekleştirdiği “Koronavirüs Salgını ve Toplum Genel Kamuoyu Araştırması” halkın en yüksek endişe düzeyinin hangi başlıkta toplandığı inceliyor. Veriler, işten çıkarma yasağının kaldırılması ile çalışanların işlerini kaybetme korkusunun büyük oranda artarak %81 olduğunu gösteriyor. Bunun yanı sıra, son günlerde artan vaka sayılarının önümüzdeki dönemde işlerini olumsuz etkileyeceğini düşünenlerin oranı da bir hayli yüksek (%59). Araştırmada dikkat çeken bir başka nokta ise, aşı olmayan kişilerle aynı işyerinde çalışmak istemeyen kişilerin oranı. Tüm çalışanların %55’i aşı olmayan kişilerle aynı işyerinde çalışmak istemediğini belirtirken, bu oran aşı olmuş ya da olacak kişilerde %64 seviyesinde. Bu da çalışanların hem işini hem de sağlığını kaybetmek istemediğini gösteriyor.