Kimola Bülten 110#: Evet diyorum, geldi bültenim!😍

İletişim ve araştırma profesyonelleri için hazırlanan içgörüler, tüketicileri anlamaya yönelik araştırmalar ve tüketici verilerinin kullanım dünyası ile ilgili bu haftanın öne çıkan haberleri sizlerle!

Algoritmaların Etiği

Otonom arabalar bir süredir piyasada, ancak mevcut ve potansiyel teknik sorunlar nedeniyle sürekli olarak test edildikleri için adaptasyon oranları hala düşük. Bazıları, algoritmaların sadece arabalarımızı değil, günlük yaşamımızı giderek daha fazla kontrol altına almaya başlamasıyla, yapay zekanın etik sorunlara yol açacağını iddia ediyor. Oldukça sıcak bu konu üzerine Danışma Kurulu üyemiz Prof. Dr. Gülnur Tumbat'ın yapay zekanın etik konusunda nasıl yeni sorular ortaya çıkardığı hakkında kaleme aldığı blog yazısı şimdi Kimola Blog'da yayında!

Tatil Fotoğrafı Paylaşmak

AT&T adına OnePoll tarafından ABD’de 3.000 katılımcı ile yürütülen araştırmaya göre, yaşları ne olursa olsun, her 10 katılımcıdan 6’sı seyahat ederken telefonlarını unuturlarsa tamamen kaybolacaklarını söylüyor. Araştırmanın diğer önemli bulguları ise şöyle:

• Sosyal medyayı kullananların üçte birinden fazlası (%36), bir paylaşımda bulunmadıkça gerçek bir tatil geçirmiş gibi hissetmiyor.
• Seyahatin olmazsa olmazları arasında akıllı telefonların yanı sıra tablet (%44), dezenfektan (%37), yüz maskeleri (%36) ve evde yapılan COVID testleri (%27) yer alıyor.
• İnsanların seyahat ederken en çok güvendiği uygulamalara bakıldığında ise; haritalar (%37), Google Çeviri (%28), havayolu uygulamaları (%27) ve rezervasyon uygulamaları (%26) öne çıkıyor.
• Z Kuşağının, yoldayken Google Çeviri'yi kullanma olasılığı X Kuşağına göre daha yüksek görünüyor (%37'ye karşı %29).
• Harita uygulamaları söz konusu olduğunda, yanıt veren Z ve X Kuşağı’nın %42'si bu araçları kullanmayı tercih ederken, boomer’ların yalnızca %28'i rotalarını çizmek için bu uygulamalara güveniyor.

Meraklı Haber Tüketicileri

Twitter'ın YouGov ve Sparkler ile gerçekleştirdiği çalışmaların yanı sıra mevcut Twitter verileri ile YouGov ve Pew Research tarafından ABD’de gerçekleştirilen araştırmalardan elde edilen bulgular, Twitter kullanıcılarının meraklı birer haber tüketicileri olduğunu gözler önüne seriyor. Araştırmalardan edinilen önemli verilere göre,

• Twitter'daki insanların %94'ü güncel olaylara ilgi gösteriyor ve %85'i günde en az bir kez haberleri izliyor, okuyor veya dinliyor. Ek olarak, %83'ü haberler hakkında tweet atıyor.
• İnsanların güncel olayları öğrenmelerine ve paylaşmalarına yardımcı olmanın yanı sıra Twitter, haber kuruluşlarının ve gazetecilerin keşfedilmesini de kolaylaştırıyor.
• İnsanlar haberlerle ilgili Twitter hesaplarını düzenli olarak takip ediyor ve genç gazetecilerin %80'den fazlası işleri için Twitter'a güveniyor.

Tüketicinin Fiyat Performans Beklentisi

Google Global Pazarlama ekibi tarafından değişen tüketici davranışlarını ve ihtiyaçlarını anlamak amacıyla analiz edilen milyarlarca Google arama sorgusu, geçtiğimiz ay tüketicilerin en önem verdiği şeyin, paralarının karşılığını en iyi şekilde almak olduğunu ortaya koyuyor. Bu bağlamda, yaz seyahatinin devam ettiği şu günlerde tüketicilerin hesaplı deneyimler aradığı görülüyor. Araştırmanın verilerine göre,

• “Konumumdaki ucuz otel” ve “yakınımdaki hosteller” aramaları dünya çapında %300’ün üzerinde artmış durumda.
• Ayrıca, “ulusal müze” (%200’den fazla artış), “satışa çıkan biletler” (%80’den fazla artış), “konumumdaki lunapark” (%90’den fazla artış) ve “yakınımdaki gösterim saatleri” (%100’den fazla artış) gibi sorguların artması tüketicilerin eğlenceli deneyimler aradığını gösteriyor.
• Öte yandan, tüketicilerin "ücretsiz çocuk yemeği" (%80’den fazla artış) ve "ücretsiz otopark" (%70’den fazla artış) gibi aramalarla düşük fiyatlı ve ücretsiz gezintiler bulmayı arzuladığı görülüyor.

Suç Filmleri ve Empati

YouGov’un ABD’de 1.000 katılımcı ile gerçekleştirdiği araştırmada, katılımcıların yarısı suç içeriklerinden hoşlandıklarını söylüyor. Araştırmanın dikkat çeken verilerine göre,

• Katılımcıların üçte biri (%34) bu tür içeriklerden hoşlanmadığını ve %13'ü en az sevdikleri tür olduğunu belirtiyor. Ayrıca, erkeklere kıyasla kadınların suç konulu içeriklerden hoşlandıklarını söyleme olasılıkları daha yüksek.
• Her üç kişiden biri (%35) haftada en az bir kez suç temalı içerik tükettiğini söylerken, dört kişiden biri bunu haftada birden çok kez yaptığını belirtiyor. Buna karşın sadece %30'u bu tarz içerikleri hiç tüketmediğini söylüyor.
• İnsanların suç içeriklerini çoğunlukla TV şovları (%52) ve filmler (%39) aracılığıyla tükettiği görülüyor. Daha azı ise kitaplar, çevrimiçi videolar, podcastler veya çevrimiçi forumlarda bu tür içerikleri tüketiyor.
• Katılımcıların suç temalı içerikleri tüketmesindeki motivasyonları ise; insanları daha empatik (%61) yaptığını düşünmeleri iken, çok az kişi (%29) bu içeriklerin insanların suç işleme olasılığını artırdığına inanıyor.

Hazır Giyim Endüstrisinde Tüketicilerin Çevre Duyarlılığı

Rockbridge Associates tarafından 500 tüketiciyle gerçekleştirilen bir araştırma, hazır giyim endüstrisinin muazzam küresel çevresel etkisine karşı tüketici duyarlılığına mercek tutuyor. Araştırmanın önemli çıktılarına göre,

• Tüketicilerin neredeyse yarısı eko-etiketlere (ürünlerin üretim ve kullanım aşamalarında diğer ürünlere kıyasla çevreye daha az zarar verdiği düşünüldüğü takdirde ürünlere eklenen etiketler) ilgili.
• Eko-etiketlemeye olan ilgi, daha yaşlı ve eğitimli olmayanlara kıyasla kentsel ortamlarda yaşayan, eğitimli ve çalışan moda tüketicileri arasında daha yaygın.
• Araştırmaya katılanların yaklaşık olarak yarısı (%46) geri dönüşüm bilgilerinin eko-etiketlerde gösterilmesini istiyor. Ayrıca, tüketicilerin yaklaşık üçte ikisi (%65), bir marka etiketi, fiyat etiketi veya QR kodu yerine giysilere eko-etiket yapıştırılması gerektiğini düşünüyor.
• Çevrimiçi alışveriş yapanların ise %44'ü web sitelerinde sürdürülebilirlik simgesi ve/veya sürdürülebilirlik filtresi görmeyi bekliyor.

"Oha falan oldum yani" gibi bir TV dizisi repliğinden "Gazoz olma efsane ol gibi" reklam sloganına, "Ablan star bebeğim", "Artiz ne arar la bazarda" ve son günlerde sıkça karşılaştığımız "Evet diyorum doğdu güneşim" gibi dillere pelesenk olan ifadeleri hayatımıza entegre edip kullanıyoruz. Peki, bu viral söylemler toplumsal belleğe yer ediniyor mu? Kalıplaşmış bu ifadeleri kullanmayı ne zaman ve neden bırakıyoruz?

Bu konudaki görüşlerini Twitter'da @kimolaTR'yi etiketleyerek bizimle paylaşabilirsin. 🙂