Kimola Bülten #27: Yeter ki zombisiz olmasın film.
İletişim ve araştırma profesyonelleri için hazırlanan, içgörüye doyuran podcast'imiz Verizekalılar, pandemi süreci içgörüleri, tüketicileri anlamaya yönelik araştırmalar ve tüketici verilerinin kullanım dünyası ile ilgili bu haftanın öne çıkan haberleri sizlerle! Haftalık bültenimize abone olmak isterseniz şu linkten abone olabilir, Kimola'dan tüketici içgörüleri edinmek ve tüketici araştırmalarımız hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz de şu linkten bize ulaşabilirsiniz.
İçgörülü bir hafta olsun!
Kimola'dan Verizekalılar bölüm 15 yayında
Araştırma ve iletişim profesyonelleri için Kimola ekibi tarafından hazırlanan 5 dakikalık podcast yayınımız Verizekalılar’ın 15. bölümünde, pazarlığın cinsiyetini, kamp alışverişlerindeki artışı, yakın arkadaş ile evlenmenin harika sonuçlarını ve soğuk yiyeceklerin doyurmamasını konuşuyoruz. Spotify’da dinlemek isteyenler şuraya, Megaphone’da dinlemek isteyenler şuraya, Powerapp'te dinlemek isteyenler şuraya, Apple Podcasts üzerinden dinlemek isteyenler ise şuraya
Zombi filmlerinin COVID'e etkisi
Pensilvanya Eyalet Üniversitesi’ndeki psikoloji profesörü John Johnson ve meslektaşları, zombi; uzaylı istilası; kıyamet konulu korku filmlerini izleyenlerin, içinde bulunduğumuz COVID-19 salgınına daha hazır olduğunu ortaya koyan bir araştırma yürüttü. 310 katılımcı ile gerçekleştirilen, insanların pandemiye psikolojik hazırlığında, kişiliğin ötesindeki faktörleri belirlemeyi amaçlayan araştırmada, katılımcılara öncelikle hangi türdeki dizi ve filmlerin hayranı oldukları soruldu. Sonrasında ise katılımcılara salgını konu alan filmlerle ilgili geçmiş ve şimdiki deneyimleri ve bu filmlere olan ilgileri soruldu. Araştırmanın sonucunda, pandemiden önce zombi, uzaylı istilası, kıyamet konulu korku filmlerini izleyen katılımcıların, salgın süresince kendini daha hazırlıklı hissettiği ortaya çıktı.
Küresel tüketimde tüketicinin davranış ve konumu
Global Data’nın küresel tüketim araştırmasına göre, küresel bir salgının varlığı, tüketicileri daha dikkatli ve sağlıklı beslenmeye yöneltiyor. Ayrıca artan farkındalık ve bilgi erişimi, tüketicilerin, gıdaların içerikleri konusunda daha dikkatli olmalarını beraberinde getirdi. Ankete katılan tüketicilerin %54’ü, yiyecek ve içecek ürünlerinin bileşenlerine çok daha fazla önem verdiğini söyledi. Ayrıca tüketicilerin sağlık faktörünü gözeterek en çok kaçındığı üç gıda maddesi tuz, yağ ve şeker. Tüketicilerin %47’si şeker alımını, %43’ü yağ alımını, %37’si ise tuz alımını azalttığını belirtti.
Var mı ev gibisi
Hunter’ın gerçekleştirdiği evde pişirme alışkanlıkları araştırmasına göre, Amerika’daki katılımcıların %71’i pandemi sonrasında da evde pişirmeye devam edeceğini belirtti. Araştırmaya göre, evde yeme alışkanlığı, evdekilerin mutfaktaki güveninin artmasının yanı sıra ekonomik, sağlık ve olumlu hissetme gibi motivasyonlara bağlı olarak artış gösteriyor. Katılımcıların, %67’si para biriktirmeyi kolaylaştırdığı için; %56’sı daha sağlıklı olduğu için; %56’sı ise daha iyi hissettikleri için evde yeme alışkanlığının pandemi sonrasında da devam edeceğini belirtti. Ayrıca, daha az yemeğin israf ediliyor olması da tüketicilerin evde pişirme motivasyonlarını arttıran faktörler arasında yer alıyor.
Öfkeyle kalk, yanılgıyla otur
Framingham State Üniversitesi’nde, Michael Greenstein tarafından gerçekleştirilen araştırmada, 79 katılımcı, “Hayatınızı Savunmak” filminin 8 dakikalık bir bölümünü izledi. Katılımcılar daha sonra film hakkında yanlış bilgiler içeren kısa bir testi tamamladılar. Araştırmanın sonucunda, öfkenin filmde gerçekte var olan ayrıntıları tanıma yeteneğini bozmadığı ancak öfke durumunda olanların, tarafsız durumdakilere göre yanlış bilgilere daha duyarlı olduğu ortaya çıktı. Araştırmacılar ayrıca, öfke durumundaki katılımcıların, anılarının doğruluğuna daha fazla güvenme eğiliminde olduklarını buldular. Ancak katılımcılar arasında artan bu güven, azalan doğrulukla ilişkilendirildi.
Asya-Pasifik bölgesindeki tüketiciler hakkında
Global Data tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Asya-Pasifik bölgesindeki Teetotalizm eğilimlerinin yaygın hale gelmesi ile, bölgedeki alkol tüketiminde büyük ölçüde azalma görülüyor. Global Data’nın verileri, Asya-Pasifik bölgesinde, 2020’nin Ağustos ayında, tüketicilerin %71’inin daha az alkol tükettiğini gösteriyor. Katılımcıların %20’si ise alkolü tamamen hayatından çıkardığını söylüyor. Tüketicilerin, fiziksel ve zihinsel sağlıkla ilgili endişeleri, alkolden uzaklaşmalarının önde gelen sebepleri arasında yer alıyor.
“Karanlık kişilikler”in gözünden pandemi
Mississippi Üniversitesi tarafından, Amerika’da 18-78 yaş arasındaki 402 katılımcı ile gerçekleştirilen bir araştırma, “karanlık” kişilik özelliklerine sahip insanların, COVID-19’a tepki verme biçiminde belirgin farklılıklar olduğunu ortaya koydu. Çevrim içi ortamda gerçekleştirilen araştırmada, katılımcılar, pandemi sırasındaki duyguları, düşünceleri ve davranışları hakkında bir ankete yanıt verdiler. Dirty Dozen test yöntemi ve sadist kişilik değerlendirme testi kullanılarak yapılan değerlendirmeler sonucunda ilginç sonuçlar ortaya çıktı. Araştırma, narsisistik özelliklere sahip insanların, pandemiyle birlikte gelen sosyal kargaşadan olumsuz etkilendiğini; daha antisosyal özelliklere (psikopati ve sadizm) sahip bireylerin, salgının getirdiği olumsuzluklardan daha az etkilendiğini ortaya koydu.
Tüketicinin Whatsapp’e güveni azalıyor
DORinsight’ın, Türkiye’de veri güvenliğine yaklaşımı ele alan, çevrim içi ortamda 3180 katılımcı ile gerçekleştirdiği araştırmaya göre, katılımcıların %47’si, Whatsapp’in 4 Ocak tarihinde kullanıcıları ile paylaştığı yeni kullanıcı sözleşmesini kabul ettiği takdirde, kişisel verilerinin ihlal edileceğini; %26’sı hareketlerinin izleneceğini; %22’si sosyal medyada satış yapmak için verilerinin kullanılacağını düşünüyor. Katılımcıların %15’i ise yeni kullanıcı sözleşmesini kabul etmenin herhangi bir veri ihlaline sebep olmayacağını düşünüyor.
Genç tüketici parlamak istiyor
Natural Diamond Council tarafından yapılan ve çevrim içi ortamda, 18-39 yaş arasındaki 5000 katılımcı ile gerçekleştirilen araştırma, pırlanta takıların, genç tüketiciler arasında en çok arzu edilen lüks mal olarak öne çıktığını gösteriyor. Tatiller, pırlanta takıların önünde görülen tek lüks harcama olarak belirtiliyor. Ayrıca alıcıların yaklaşık %25'i, özel bir durum için değil, "öylesine" bir elmas mücevher aldığını dile getiriyor. Fakat satın alım nedenlerinin %89'unun özel bir gün olduğu ortaya çıkıyor. Nişan veya düğün için alanlar, alıcıların %25'ini oluştururken; doğum günleri, sevgililer günü gibi yıllık etkinliklerde alanlar %72'sini; doğum sonrasında veya iş kutlaması gibi özel durumlarda alanlar ise bu alıcıların %17'sini oluşturuyor. Ankete katılanların %37’si önümüzdeki 12 ay içinde kaliteli mücevher almayı planladıklarını; %27’si ise almayı düşündüklerini belirtiyor.
İlginç Bilgiler
Araştırmalar, kahve dükkânlarındaki uyarıcıların, o yerleri çalışmak için etkili ortamlar haline getirdiğini gösteriyor. Gürültü, sıradan kalabalıklar ve görsel çeşitliliğin birleşimi, en keskin ve en yaratıcı olmamıza yardımcı olacak doğru miktarda dikkat dağıtıcıyı bizlere sağlıyor.
Daha fazla bilgi